12 Ağustos 2018 Pazar

Ischia Adası’nda Bir Mola

Ischia’daki ilk günümüzde Turan’ın boyun ve baş ağrısı ayrı düşmemize sebep oldu. Bizde en yakın denize gidip dinlendiğimiz bir gün geçirmeye karar verdik. Kaldığımız yer otobüslerin geçtiği anayola uzaktı. Anayola yürümemiz yetmedi. Otobüs falan yoktu. Durak varsa da kendini belli eden bir işareti olmadığı için bizde aşağıya, denize doğru yürümeye başladık. Ponza’ya indiğimizde tabana kuvvet varılamayacak bir deniz olduğunu anladık. Yürüdüğümüz süre boyunca hiç bir toplu taşıma geçmemişti. Yol kenarında bekleyen bir adam görünce otobüs durağı olduğunu farkettiğimiz yerde bizde beklemeye başladık ama gelen giden yoktu. Ada araçları genelde Fiat 600 ya da iki kapılı araçlar, motorlar da olsa otostop çekmeye karar verdik; belki 2 çocukla beni almak isterler umuduyla. Ama almadılar. Neyse ki otobüs geldi. Yaşasın, artık denize gidebilirdik. Ischia ( esskia diye okunuyor ) termal su kaynaklarıyla meşhur volkanik bir ada. Sahil şeritlerinin arkasında yukselen kayalıklar, kayaların içine işlemiş evler ve otellerle dantel gibi  bir ada. Sant’Angelo’ya  ulaştığımızda deniz için hala yürümemiz gereken bir yolun olduğunu görünce baygınlık geçiresim gelse de muhteşem bir manzara eşliğinde denize varmayı başardık.










 Zorlu yolculuk sonrası attık kendimizi denize ve güneş tepemize çıkana kadar da çıkmadık. Ege Denizi’ne alışmış biri olarak nerede bizim pırıl pırıl, masmavi denizimiz. Ischia yerel halkın tatil için tercih ettiği bir ada. İtalyanlar komikler. Kesinlikle yüzmüyorlar; suda çimmeyi seviyorlar. Ben ise tam tersi. O yüzden bu ufak koy beni doyuran bir deniz olmadı. Çocukların arkadaş bulması zamanı onlar için daha eğlenceli hale getirirken benim de kendime ayıracak vaktim olmuş oldu. Güneşten korunmak ve karnımızı doyurmak için bir cafede oturup İtalyan klasiği dilim pizza ve bruschetta yedikten sonra kayaların tepesine çıkarak farklı bir bakış açısıyla etrafımızı seyrettik ve suyun daha berrak olduğu kayalık bölgeden denize girdik. 













Bütün günü aynı denizde geçirmeyelim diye farklı kumsallara giden küçük teknelere bindik; belki daha az tesisli bir yerler buluruz umuduyla. Yine kalabalığın göbeğine düşsek de dalgalı denizde bol bol oyun oynadık. Suyun içinde elinizi kuma daldırdığınızda kimi yerlerde sıcacık kumlara ulaşmak değişikti ve alışık olduğumuzdan daha sıcak bir denizde yüzmek keyifliydi.
















Dönüş zamanı gelmişti. Tekrar otobüs durağına tırmandık ve bir sürü insanla birlikte otobüs beklemeye başladık. Tıklım tıklım dolan otobüste yere oturan ekin bir adamın bacakları arasında uyuyakalacak kadar çok yorgundu. Neyse ki, Turan biz o uzun yokuşu çıkmadan, aşağıya Ekin’i taşımaya geldi. Çocuklarla sıcakta ve bu kadar tırmanışlı bir adada araba kiralamamızın daha uygun olacağına karar verdik. 


İkinci gün Angela bize 2 günlük Fiat 600 kiralamamıza yardım etti. Sabah bütün adayı arabayla gezdik.




 Burada bol bol denize girmek istiyorduk. Sürekli yer değiştirmek yerine arada böyle eslerle çocukları dinlendirmek ve kültürel geziden farklı, deniz tatilini de bu yolculuğa katmak istiyorduk. Tabii ada kafasını unutmuşuz. Yazın bol turist, bol trafik. Kalabalıkla birlikte pek de etkileyici olmayan denizler. Burası için 4 günün fazla olduğuna karar verdik. Aslında planımızda günübirlik Capri adasına gitmek vardı ama git gel yapmak daha masraflı olacağından Salerno’ya geçerken Capri’ye uğramaya karar verdik. Turan hala çok iyi olmadığından Forio’da denize girip çıktıktan sonra eve dönmeye ve akşam gün batımında tekrar dışarı çıkmaya karar verdi. Benim, yokuşlarda düz vites, eski bir Fiat 600 kullanmam stresten başka birşey yaratmayacağından kullanmaya yeltenmedim bile. Akşamüstü Ischia limanına yakın Aragonese Kale’sine gittik. Kaleyle karayı birbirin bağlayan köprünün üzerinde renkten renge geçiş yapan, hangi yöne dönersen farklı bir ışıkla karşılaştığın gökyüzü eşliğinde keyfimizi yaptık. 














 Ertesi gün sabah erkenden termal parka gidip bütün günümüzü sıcak havuzlarda ve denizde geçirmeye karar verdik. Tabii benim için denizin yerini tutabilecek hiç bir havuz olmasa da çocuklar deniz ve termal havuzlar arasında mekik dokuyarak, yemeden içmeden saatlerce yüzdüler; oynadılar. Saunaya çok bayılmam ama kayaların içindeki bu doğal saunayı da kaçırmak istemedim tabii. Cehennem dedikleri böyle olsa gerek dedirten sıcakta bir kaç dakika kalabildikten sonra kendimi buz gibi bir havuzun içine atarak cosladım resmen. Tesiste farklı ısılarda çeşitli büyüklüklerde havuzlar vardı. Deniz hem kumsal hem de kayalıklı bir alan barındıran uzun bir sahildi. 




taaa uzaktaki kayaya yüzdüm

Saat 19:00’da termalden çıktığımızda gerçekten çok açtık ve Ekin uyuyakalmadan bir an önce yemek yememiz gerekiyordu. Daha önceki ada turumuzda gözüme kestirdiğim tepede bir lokanta vardı. Ekin uyumasın diye çeşitli şaklabanlıklar yaparak deniz halimizle muhteşem manzarası olan gökyüzünün seni kucakladığı, güneşin bulutlar arasına girerek bambaşka renklerle yıkandığımız neşeli bir akşam yemeği yedik. Yolculuğun devamına ruh neşesi, beden dinlenmişliği ve zihin özgürlüğüyle devam etmeye hazırdık.




1 yorum:

  1. Ece `cigim ...Gecmis olsun Turan cigima . Sicaklardan herhalde neyseki cabuk atlatmis.. Allah a emanet olun. Sevgiler. Figen & Nejat Nergüs

    YanıtlaSil