10 Şubat 2016 Çarşamba

KARAVAN HİKAYESİNE BİR SON


Kampingde geçirilen 2 güzel tam gün sonrasında hayatın basitliği ve sadeliği insana verimli zaman geçirmesini sağladığını fark ettim. Günlük karavan toparlamalarının yanında, yemek de yaptım, bol bol çocuklarla oyun oynama fırsatı da buldum, yüzdüm de ve hatta kitap bile okudum. Zamanın farklı işlediği bir tatildi. Küçüklük; günlük alışverişe, basit yemekler yapmaya, her şeye kolay ulaşabilmeye, pratik davranmaya yani günlük rutinleri dertli saatler olarak değil çabucak, keyifle bitecek etkinliklere dönüştürdü.  Bu tatilden umduklarımı, beklediklerimi yaşadım. Yine bir çok lüksden vazgeçebileceğimi gördüm. Ruhumun nasıl da arındığını, sakinleştiğini ve yerine yeni bir coşkuyla dolduğunu hissettim. Çocuklarımın özgüvenindeki gelişmeye şahit oldum. Sevginin, iletişimin, dostluğun sınır tanımadığını yine gördüm. Yaşamlarımızın nasıl bir zincirden halka olduğunu başlayan ilk halkanın bütünlüğü nasıl etkilediğini hatırladım. Pozitif olmak dediğimizin bir gülümsemeyle başlayacak kadar basit olduğunu fark ettim. Doğa'nın güzelliği karşısında nasıl büyülendiğimi, hayran kaldığımı ve tapınmayı hak edecek kadar etkileyici bulduğumu yine yine yine hissettim. Teknolojiden uzak olmak iyi olsa da bebek telsizi unutulmaması gerekenlerin ilk sırasında olduğunu öğrendim. Yıllar sonra Dolunay'da yüzme şansını da bu yazlık kaçırdım. Kuma saplanmanın bir aile geleneği olduğuna kanaat getirerek her zaman bizi kurtaran birileri olduğu için müteşekkir bir şekilde ayrıldım Yunanistan'dan.



Bütün direnişlerime rağmen geri döndük. İstanbul'un içler acısı asfaltlarında uyuyarak yol almaya çalışırken yol bozukluğundan sallanan  dolapların tepemize ineceğini sandım.  Karavanımızdan zar zor çıkarak eve girdim. Bizim karavan yolculuklarımızın bir geleneği daha var artık. Eve geliyoruz ve olan oluyor. Su pompamız bozulmadı ama bizim için daha beteri oldu. İstanbul'daki kara bulutlar karavanımızın içine yağmur olarak yağdı. Delikler büyüdü; içeriyi su götürdü. Yeniden, tamir bekleyen bir karavan daha ve tembel bir koca. Bir dahaki yolculuğa çok var demek bu da.